Şükrü mahallenin en yaramaz
çocuğuydu. Ön dişlerinin arasından dört metre uzağa tükürebilirdi. Oğlanlara çelme takar,
kızların eteklerini kaldırırdı. Şükrü
böyle yaptığı için kimse onunla oynamaz, kimse onunla oynamadığı için Şükrü
oğlanlara küfür eder, kızların eteklerini kaldırırdı. Lapa lapa yağan kar
mahalleyi beyaza boyamıştı. Biz kartopu
oynarken Şükrü de burnundan sarkan şeffaf sümüğü çekerek eğlenmemizi seyrediyordu. Bir an Şükrü’yle göz göze geldik. Mahsun
mahsun bakıp, başını öne eğdi. Acıdım. Çocuklara, “Şükrü de oynasın yazık!”
dedim. Nerden bileyim kartopunun içine taş koyacağını...
27 Şubat 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)