30 Ocak 2011 Pazar

HAT SANATI /AŞKA GELDİK




İstanbul! Japonya’dan Amerika’ya birçok ulustan hat sanatına ilgi duyan sanatçıların ilk durağı… Kur’an’ın yazıldığı güzel şehir, hat sanatının merkezi.  Lamelif misali,  bir yanı doğuya, bir yanı batıya bakan… Bir yanı kıyam, bir yanı ruku… Hattatlar gibi beş vakit secdede ruhu…
Nun. Kaleme ve yazdıklarına and olsun…
Allah'ın insanlığa ilk emri “Oku” dur.  Kalem de okumak gibi üstün ve önemli...  Yazmak ve okumak,  dünyada bilginin yayılmasıdır. En güzeli de Yaratan’ı bilmektir. Hat eğitiminde talebeye verilen ilk yazı dersi Rabbim işimi kolaylaştır, güçleştirme, Rabbim bu işi hayırla tamamla (Rabbiyesir vela tuassir Rabbi temmim bil-hayır) yazısıdır. Daha sonra tek tek harflerin nasıl yazıldığı öğretilir. 


    Yukarıda gördüğünüz  yazı, hat eğitiminde hocanın talebesine verdiği ilk derstir; "Rabim zorlaştırma,     kolaylaştır.Bu işi hayırla tamamla." Bu dersi geçen hat talebesi, eğitimine harfleri yazmaya başlayarak devam eder.


Bundan sonra yazan için, yazılan her harf “Allah’ın rızasını kazanmak için” edilen bir duadır. Hat dua demektir. Edep demektir. Sabrın sanat halidir…  Nokta nokta, harf harf, ahenk içinde, “Oku” diyeni sevmektir… 
Hat, ruhani bir hendese, özlenen sonsuzluk kapısını açan bir sanattır.  Sanat ve bilimin yazı halidir. Nice abideler, nice kabirler, nice çeşmeler, nice kitaplar, bilgiler, belgeler onunla taçlanmıştır.  Hat, ilhamı Allah’tan, güzelliği hattatının ruhundan alandır…
Hattatın muhtevası ise tevazudur, tevekküldür, gayrettir. Hattatın kalbi şeddeli atar. Yazarken öyle bir hâl içindedir ki  Rabbiyle beraberdir, huşu içinde ibadet halindedir… Hattat için meşk ederken kalemin çıkardığı ses, dinlediği en güzel musikidir.
Hattatın, kalemi kamıştan, kağıdı ağaçtan , mürekkebi kurumdan, meşki ise yaratanın sevgisindendir… Hat mürekkebinin özü kurumdur. Kağıt yansa da yazı kalır. Çünkü kurumdan yapılan mürekkeple yazılmıştır. Kurum, zaten daha önce yanmıştır…
Hattat “hiç” olmak için… İs “mürekkep” olmak için…  Kamış, “kalem” olmak için, kağıt da “yazılmak” için uzun ve zahmetli bir terbiyeden geçer.
Hat sanatının temellerini öğrenmek kişiye göre değişir. Hat talebesinin eğitimi tamamlanınca, hocası tarafından izin belgesi verilir. Buna icazetname denir. İcazetname verilmemiş bir hat talebesi hattat sayılmaz ve eserini imzalayamaz.
Hat sanatının birçok inceliği vardır. Yazarken nefes alıp vermek bile çok önemlidir. Hattat, her bir harfi yazarken nefesini tutar. Bunun sebebi ise nefes alıp vermemizi sağlayan Allaha şükrün yanı sıra harfin kaidesinin tam olarak yerine ve düzenli olarak oturmasıdır.
Hat sanatı kalple yapılan manevi bir yolculuktur. Bu yolculuk sırasında hattatı her adımda en güzel olana, en iyi olana yaklaştırır. Her hattat en güzel yazıyı yazmak ister.  Yazının güzel, eksik ya da kötü olması hattatın manevi  haliyle de ilgilidir. Bu nedenle hat, sanat olmasının yanı sıra, nefs terbiyesi için verilen bir mücadeledir.
Hat sanatı, sanatçının kendi yorumunu katmadığı tek sanattır. Kendinden katmaya çalıştığı  tek şey; Allah’a beslediği sevgidir. Hat sanatının figürü harflerdir. Harfleri yorumlanmaz.

Hattatların harflerle ilişkisi, harflere olan sevgisini anlamak için hattat olmak gerekir. Harflerin birbiriyle ahengi hattat için çok önemlidir. Bu, hat sanatının en önemli özelliklerindendir.

Kur’an harflerin güzelliği sadece hattatları değil, okuyanı da, bakanı da kendine bağlamıştır.  Şairler, harflerden ilham almış harfleri kendi haline uygun benzetmeler için kullanmıştır. Örneğin; Dal harfini, aşkından beli bükülmüş  bir şaire, Cim harfini sevdiği kişinin  zülfüne benzetmiştir. Fakat hattatların harflerle olan ilişkisi  şairlerinkinden çok farklıdır. Onların harflerle olan ilişkisinde sonsuz olan ilahi aşk vardır. Onlar her harfi ayrı ayrı severler. Örneğin; “Allah” isminin ilk harfi olması, kendinden sonra gelen hiçbir harfle birleşmemesi nedeniyle Elif harfini ayrı severler…  Elif harfi, her zaman diktir, eğilmez bükülmez…
Hattatın harflere olan sevgisi elbette eserlerine yansır. Bazı eserlerinde sadece tek bir harfi yazar. Mesela , Vav  harfi  onlardan biridir. Yan yana vavlar, karşı karşıya vavlar, içi içe girmiş vavlar hep hattatın harfle olan ilişkisinin eseridir.
Nun harfi ise ayrı güzeldir. İçinde mürekkep olan hokkaya benzer… 
Kur’an-ı Kerimde kalem, mürekkep, okumak, yazmak ve bilmek konusunda ayetlerin olması hat sanatının yayılmasında etkili olmuştur. Yine aynı sebeple, İslam kültüründe de hat sanatı üstün tutulmuştur.
Hat sanatında,  harflerin yazılış biçimlerine, büyüklüklerine  göre  değişen nesih, sülüs, rikaa,ta’lik vs. gibi yazı çeşitleri vardır. 

Hattatların karalamaları bile sanat eseridir. Karalamalarda da nokta ölçüsüne dikkat edilir. Harf  noktayla başlar. Yazıdaki güzellik, ölçü noktadadır. Hattın  her noktasında bir gayret vardır.  Noktalar harfleri, harfler kelimeleri, kelimeler ayetleri, ayetler Kur’an-ı Kerim’i oluştururlar. Kur’an, insana nasıl olması gerektiğini öğretir. Kur’an, bilmektir. Hat, yazıdır. Hattat yazandır. Yazdıran; Allah’tır…
Ve hat, yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem, bütün denizler mürekkep olsa yine de Allah’ın sözlerini yazmaya yetmeyeceğini bilmektir…

Hattı Bilmek Haddi Bilmektir!
Niceleri gönül vermiştir bu sanata, kaçı erkek kaçı kadın… Hatta üstün olan, ne erkektir ne kadın. Üstün olan, yazan değil yazdırandır. O’dur Rana, O’dur Mana. Selam olsun, dili mürekkep yalayan, eli kalem tutanlara….







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder