27 Şubat 2012 Pazartesi

AH



Şükrü mahallenin en yaramaz çocuğuydu. Ön dişlerinin arasından dört metre uzağa tükürebilirdi.                 Oğlanlara çelme takar, kızların eteklerini kaldırırdı.  Şükrü böyle yaptığı için kimse onunla oynamaz, kimse onunla oynamadığı için Şükrü oğlanlara küfür eder, kızların eteklerini kaldırırdı. Lapa lapa yağan kar mahalleyi beyaza boyamıştı.  Biz kartopu oynarken Şükrü de burnundan sarkan şeffaf sümüğü çekerek  eğlenmemizi seyrediyordu.  Bir an Şükrü’yle göz göze geldik. Mahsun mahsun bakıp, başını öne eğdi. Acıdım. Çocuklara, “Şükrü de oynasın yazık!” dedim. Nerden bileyim kartopunun içine taş koyacağını...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder